İsrail hükümetiyle Filistinliler arasında 1993’te imzalanan iki devletli anlaşmaya İsrail hiçbir zaman sadık kalmadı. Hemen her gün İsrail polisi, askeri üniformalı çetelerin Filistinlilerin evlerine basın yaptıkları, bazılarını öldürüp bazılarını tutukladıkları haberleri birbirini takip etti. Bu hengamede yıllar içinde kaç çatışma, kaç intifada kaç can kaybı yaşandı, bilen hesap eden yoktur.
Nihayet 7 Ekim 2023’te Gazze’de Hamas’a bağlı silahlı kanat İsrail’e baskın yaptı. Çatışmalarda çok sayıda her iki taraftan ölenler rehin alınanlar oldu. Bu baskın ile İsrail’in yenilmezliğinin aslında bir şehir efsanesi olduğu görüldü. Bazıları bu baskını, Filistinlileri katletmek için İsrail’in kumpası diye açıkladı. İsrail istihbaratının böyle bir baskın hazırlığını atlamış olacağının imkansızlığına inandırmaya çalıştı.
Ancak Ekim 1973 savaşında da Mısır ve Suriye kuvvetleri İsrail’e aynı anda saldırdığında İsrail yine gafil avlanmıştı. Yani İsrail 7 Ekim 2023’te ilk defa gafil avlanmış değildir. Geçmişte de bunun böylesi örnekleri bilinmektedir.
Filistin İsrail savaşını, Filistin’in içinden körükleyenler olduğu gibi dışarıdan (Hizbüllah İran gibi) kışkırtanlarda hiç eksik olmamıştır. İsrail’in zulümleri ardı arkası kesilmeyen baskınlarda İsrail Filistin savaşını kaçınılmaz halde tutmaktaydı.
Filistinlilerin bu savaşta hedefi ne olabilir? Elbette kendilerini savunmak doğal haklarıdır. Katliama karşı kendilerini savunmaları meşru haklarıdır. Buna karşılık İsrail’in askeri açıdan mutlak üstünlüğü vardır. Gazze, karadan havadan denizden kuşatma altındadır. Son Gazze Savaşı örneğinde olduğu gibi İsrail işgalini Hamas püskürtmüştür. İşgal altındaki bir yeri alabilmiş midir? Hayır alamamıştır.
Savaşın başında ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler İsrail’e sınırsız bir şekilde her türlü desteklerini sunmaya başlamışlardır. Buna karşılık Filistin/Gazze Müslüman ülkelerinden hiçbir destek alamamışlardır. Müslüman ülkelerin liderleri sabah akşam ABD’nin kapısını çalıp ateşkes istemişlerdir. Bu durumları ne kadar aciz olduklarını düşmana göstermiştir.
Buna karşılık sınırsız destek alan İsrail’in Gazze’deki savaş hedefleri nelerdi? İsrail hükümeti, Hamas’ın elindeki bütün esirlerin kurtarılması ve Hamas’ın yok edilmesini hedef olarak ilan etmiştir. 19 Ocak 2025’te başlayan ateşkes anlaşmasına kadar 471 gün süren bu tek taraflı katliamın sonunda cenazesi hastanelere getirilen Filistinlilerin sayısı 50 bin civarında, bunun birkaç katı kadar yaralı/sakat ve Gazze’de neredeyse ayakta bina kalmamış enkaza çevrilmiştir. O enkazların altında ne kadar ceset kalmıştır, kimsenin bilmesi mümkün değildir.
Filistin tarafı bu kadar ağır bir bedel ödemişken İsrail, ilan ettiği hedeflere ulaşamamıştır. Hamas’ın elindeki Yahudi esirleri kurtaramadığı gibi, o esirlerin tutulduğu tünelleri bile bulamamıştır. Ateşkes ile birlikte ortaya çıkan manzaraya göre Hamas, Heniye, Sinvar gibi liderlerini kaybetmiştir ancak kendisi ayakta kalmayı başarmıştır. İsrail yok etmeyi istediği Hamas ile ateşkes anlaşması yapmak zorunda kalmış yani tükürdüğünü yalamıştır.
Hamas, bütün Müslümanlara, bütün insanlara, her türlü imkansızlığa rağmen onurlu direnişin nasıl olduğunu göstermiştir. Bazen artıp bazen azalsa da 471 gün boyunca İsrail saldırganlığına vahşetine karşı direnmiştir. Benzersiz katliamlara şahit olmalarına karşılık, dengelerini bozmadan, İslam’ın savaş kurallarına titizlikle bağlı kalmışlar, esirleri olabildiğince besleyerek temiz giyinmelerini temin etmişlerdir.
Buna karşılık İsrail’in elindeki Filistinli esirler ise gördükleri işkenceler, açlıktan belleri bükülmüş tanınmayacak duruma gelmişlerdir. Hamas, esirler konusunda İslam’ın kurallarına bağlı kalırken, İsrail esirlere işkence edip aç bırakarak hiçbir kural tanımadığını bir kere daha göstermiştir. Buna rağmen İsrail’in bir devlet, Hamas’ın bir terör örgütü sayılmasını hangi vicdan ve akıl kabul edebilir?
Bu savaş boyunca Filistin/Hamas Batı kamuoyundan umulmadık bir destek almıştır. İsrail askeri açıdan istediklerini yapamamış ateşkese mecbur kalmıştır. İsrail’ın bu mecburiyetinde, Batı kamuoyunun Filistinlilere verdiği desteğin de önemli bir payı vardır. Pek çok Avrupa ülkesinde sokaklarda Filistinliler için günlerce İsrail’i protesto mitingleri yapılmıştır. Müslüman ülkesi diye bilinen yerlerin çoğunda Filistinlilerin lehine miting bile yapılamamıştır.
Savaşların yıkıcı tarafları kadar öğretici tarafları da vardır. Bu kadar yıkıma katliama rağmen, Gazzeliler, Hamas’a sahip çıkmışlar, hayatta kalmalarını onların kahramanca direnişlerinde görmüşlerdir. Şimdi Gazze’de hiçbir şey olmamış gibi hayat kaldığı yerden devam edecek midir? Gazze’de değişim elbette sınırlıdır. Bu savaşta tarafların zafer sayılacak bir kazançları yoktur. Yine de İsrail’de bir siyasi depreme yol açması beklenir. Barbarlığı ile bilinen Netanyahu hükümetinin yıkılması kaçınılmazdır. Ancak İsrail’de her zaman gelenin barbarlığı gidenin barbarlığını aratmayacak cinstendir.
1917 Ekim Kasım aylarında Albay İsmet Bey komutasındaki 3.Kolordu İngilizlere karşı savaşmadan kaçarak Gazze’yi İngilizlere bırakmıştır. Şimdi bazı siyasi çevrelerin, Filistin meselesi Arapların meselesidir, Türk milletinin meselesidir diye şamata çıkarmaları ile Albay İsmet beyin tutumunun kişisel olmadığını onun takipçisi bir topluluğun da bulunduğunu göstermiştir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Selami Saygın
Gazze'de olanlar
İsrail hükümetiyle Filistinliler arasında 1993’te imzalanan iki devletli anlaşmaya İsrail hiçbir zaman sadık kalmadı. Hemen her gün İsrail polisi, askeri üniformalı çetelerin Filistinlilerin evlerine basın yaptıkları, bazılarını öldürüp bazılarını tutukladıkları haberleri birbirini takip etti. Bu hengamede yıllar içinde kaç çatışma, kaç intifada kaç can kaybı yaşandı, bilen hesap eden yoktur.
Nihayet 7 Ekim 2023’te Gazze’de Hamas’a bağlı silahlı kanat İsrail’e baskın yaptı. Çatışmalarda çok sayıda her iki taraftan ölenler rehin alınanlar oldu. Bu baskın ile İsrail’in yenilmezliğinin aslında bir şehir efsanesi olduğu görüldü. Bazıları bu baskını, Filistinlileri katletmek için İsrail’in kumpası diye açıkladı. İsrail istihbaratının böyle bir baskın hazırlığını atlamış olacağının imkansızlığına inandırmaya çalıştı.
Ancak Ekim 1973 savaşında da Mısır ve Suriye kuvvetleri İsrail’e aynı anda saldırdığında İsrail yine gafil avlanmıştı. Yani İsrail 7 Ekim 2023’te ilk defa gafil avlanmış değildir. Geçmişte de bunun böylesi örnekleri bilinmektedir.
Filistin İsrail savaşını, Filistin’in içinden körükleyenler olduğu gibi dışarıdan (Hizbüllah İran gibi) kışkırtanlarda hiç eksik olmamıştır. İsrail’in zulümleri ardı arkası kesilmeyen baskınlarda İsrail Filistin savaşını kaçınılmaz halde tutmaktaydı.
Filistinlilerin bu savaşta hedefi ne olabilir? Elbette kendilerini savunmak doğal haklarıdır. Katliama karşı kendilerini savunmaları meşru haklarıdır. Buna karşılık İsrail’in askeri açıdan mutlak üstünlüğü vardır. Gazze, karadan havadan denizden kuşatma altındadır. Son Gazze Savaşı örneğinde olduğu gibi İsrail işgalini Hamas püskürtmüştür. İşgal altındaki bir yeri alabilmiş midir? Hayır alamamıştır.
Savaşın başında ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler İsrail’e sınırsız bir şekilde her türlü desteklerini sunmaya başlamışlardır. Buna karşılık Filistin/Gazze Müslüman ülkelerinden hiçbir destek alamamışlardır. Müslüman ülkelerin liderleri sabah akşam ABD’nin kapısını çalıp ateşkes istemişlerdir. Bu durumları ne kadar aciz olduklarını düşmana göstermiştir.
Buna karşılık sınırsız destek alan İsrail’in Gazze’deki savaş hedefleri nelerdi? İsrail hükümeti, Hamas’ın elindeki bütün esirlerin kurtarılması ve Hamas’ın yok edilmesini hedef olarak ilan etmiştir. 19 Ocak 2025’te başlayan ateşkes anlaşmasına kadar 471 gün süren bu tek taraflı katliamın sonunda cenazesi hastanelere getirilen Filistinlilerin sayısı 50 bin civarında, bunun birkaç katı kadar yaralı/sakat ve Gazze’de neredeyse ayakta bina kalmamış enkaza çevrilmiştir. O enkazların altında ne kadar ceset kalmıştır, kimsenin bilmesi mümkün değildir.
Filistin tarafı bu kadar ağır bir bedel ödemişken İsrail, ilan ettiği hedeflere ulaşamamıştır. Hamas’ın elindeki Yahudi esirleri kurtaramadığı gibi, o esirlerin tutulduğu tünelleri bile bulamamıştır. Ateşkes ile birlikte ortaya çıkan manzaraya göre Hamas, Heniye, Sinvar gibi liderlerini kaybetmiştir ancak kendisi ayakta kalmayı başarmıştır. İsrail yok etmeyi istediği Hamas ile ateşkes anlaşması yapmak zorunda kalmış yani tükürdüğünü yalamıştır.
Hamas, bütün Müslümanlara, bütün insanlara, her türlü imkansızlığa rağmen onurlu direnişin nasıl olduğunu göstermiştir. Bazen artıp bazen azalsa da 471 gün boyunca İsrail saldırganlığına vahşetine karşı direnmiştir. Benzersiz katliamlara şahit olmalarına karşılık, dengelerini bozmadan, İslam’ın savaş kurallarına titizlikle bağlı kalmışlar, esirleri olabildiğince besleyerek temiz giyinmelerini temin etmişlerdir.
Buna karşılık İsrail’in elindeki Filistinli esirler ise gördükleri işkenceler, açlıktan belleri bükülmüş tanınmayacak duruma gelmişlerdir. Hamas, esirler konusunda İslam’ın kurallarına bağlı kalırken, İsrail esirlere işkence edip aç bırakarak hiçbir kural tanımadığını bir kere daha göstermiştir. Buna rağmen İsrail’in bir devlet, Hamas’ın bir terör örgütü sayılmasını hangi vicdan ve akıl kabul edebilir?
Bu savaş boyunca Filistin/Hamas Batı kamuoyundan umulmadık bir destek almıştır. İsrail askeri açıdan istediklerini yapamamış ateşkese mecbur kalmıştır. İsrail’ın bu mecburiyetinde, Batı kamuoyunun Filistinlilere verdiği desteğin de önemli bir payı vardır. Pek çok Avrupa ülkesinde sokaklarda Filistinliler için günlerce İsrail’i protesto mitingleri yapılmıştır. Müslüman ülkesi diye bilinen yerlerin çoğunda Filistinlilerin lehine miting bile yapılamamıştır.
Savaşların yıkıcı tarafları kadar öğretici tarafları da vardır. Bu kadar yıkıma katliama rağmen, Gazzeliler, Hamas’a sahip çıkmışlar, hayatta kalmalarını onların kahramanca direnişlerinde görmüşlerdir. Şimdi Gazze’de hiçbir şey olmamış gibi hayat kaldığı yerden devam edecek midir? Gazze’de değişim elbette sınırlıdır. Bu savaşta tarafların zafer sayılacak bir kazançları yoktur. Yine de İsrail’de bir siyasi depreme yol açması beklenir. Barbarlığı ile bilinen Netanyahu hükümetinin yıkılması kaçınılmazdır. Ancak İsrail’de her zaman gelenin barbarlığı gidenin barbarlığını aratmayacak cinstendir.
1917 Ekim Kasım aylarında Albay İsmet Bey komutasındaki 3.Kolordu İngilizlere karşı savaşmadan kaçarak Gazze’yi İngilizlere bırakmıştır. Şimdi bazı siyasi çevrelerin, Filistin meselesi Arapların meselesidir, Türk milletinin meselesidir diye şamata çıkarmaları ile Albay İsmet beyin tutumunun kişisel olmadığını onun takipçisi bir topluluğun da bulunduğunu göstermiştir.