SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

YAŞASAYDI

Yazının Giriş Tarihi: 14.11.2024 13:50
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.11.2024 14:03

Türkiye’de tarih, bir siyasi kavga alanıdır. Tarih, analitik ve rasyonel bir düşünceyle ele alınmamaktadır. Her siyasi partinin, tarihe bakışı, tarihten seçtiği örnekler farklıdır. Bu durum, aslında düşünce özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Tarih ezberlerden, ön kabullerden uzak, akla ve analitik düşünceye bağlı olarak, farklı şekilde yorumlanabilir. Doğal olan budur.

Ancak eski Türkiye’de yeni Türkiye’de siyasi ve hukuki yapı buna elverişli değildir. Çünkü resmi bayramlar, resmi tatiller, kutlamalar CHP’nin tarih görüşüne, yorumuna göre düzenlenmiştir. Herkesin bu düzenlemelere itaati esas alınmıştır. Farklı görüşler, ihanetle, satılmışlıkla suçlanmaktadır. Ardından sabah karanlığında insanlar, evlerinden götürülüp tutuklanmaktadırlar. Eski ve yeni Türkiye’nin bu manzarası maalesef Kuzey Kore ile yarışmaktadır.

86 yıl önce ölen birisinin ardından, “yaşasaydı şöyle yapardı, böyle yapardı” diye akıl yürüterek tarih anlaşılabilir mi? Böyle bir akıl yürütülmesi, tarihin anlaşılmasını imkansız hale getirmektedir. Efendiler hatırlayın, 86 yıl önce ölen birisini anmaktasınız, artık bunu içselleştirin. O bir ölüdür, sizi duymaz ve görmez. Bir şeyin yapılması gerekiyorsa, onu siz yapacaksınız. Ölülerin mezardan çıkıp gelerek, o işi yapmasını beklemeyin.

Türkiye, Millî Mücadele adıyla 1919-1922 arasında bir savaşı, Doğu ve Batı cephelerinde iki ayrı yalanda yaşamıştır. Doğu Cephesini idare eden Karabekir’in ölüm tarihini, mezarını kimse bilmez, hatırlamaz iken, Batı Cephesini idare eden CHP Genel Başkanı Kemal Paşa için hayatın olağan akışını durdurarak, tarihin kurgulanması mümkün değildir. Neden Doğu Cephesindeki işlere kör ve sağır kalırken, Batı Cephesindeki işleri bir ölüm kalım meselesi saymaktasınız?

Bu törenler göstermektedir ki resmi törenlerin amacı, tarihte olup bitenlerin yad edilmesinden ibaret değildir. CHP’nin tarih görüşünü, devlet zoruyla halka kabul ettirilme çabasıdır. Devlet zorunun olduğu işlerde sevgi ve bağlılık yoktur. Bu yüzden törenlere katılan insan sayısıyla övünmek sadece eğlenceli olmaktadır.

Her siyasi partinin kurucu genel başkanı, o partinin taraftarlarının görüşüne göre, “dünyada benzersiz” istisnai bir kişi olabilir. Ama o partililerin görüşünü devlet zoruyla bütün halka kabul ettirme çabası ile Türkiye nasıl eski ve yeni olacaktır? İçişleri Bakanlığı genelgesiyle, jandarmanın, polisin seferber edilerek bütün yolların, köprülerin, kavşakların tutulması, gemilerin, trenlerin durdurulması ve bütün ülkenin itici bir boru sesine mahkum edilmesiyle, Yeni Türkiye olabilir mi? Olsa olsa yeni bir Kuzey Kore olur. Başka bir şey mümkün değildir.

Başta yüzbinlerce öğrenci ve resmi görevliyi, devlet zoruyla bir mezara götürüp, sonra 10 Kasım’da şu kadar yüz bin insan ziyaret etti demek, Kuzey Kore’de bile utandırıcı bir manzara olabilir. İnsanlar gönüllü olarak gidiyorlarsa gitsinler. Ancak devlet, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı gibi kurumları ile mezarlık ziyaretinin neden düzenleyicisi olsun? Bu işi yapan akıl tanelerin, devletin bir kişinin yani CHP Genel Başkanı Kemal Paşa’nın devleti değil, bütün Türk halkının devleti olduğunu bilmeleri için, hangi yaşı hangi ikbali görmeleri gerekecektir?

CB Erdoğan’ın 10 Kasım töreninde “Gazi bir on yıl daha yaşasaydı” diye başlayan konuşması, kendisinin siyasi varlığını, siyasi misyonunu yok sayan bir konuşmadır. CB Erdoğan’ın, Refah Partisi geleneğinden geldiği için, o gelenekte de “Kemal Paşa kalksa Refah Partili olurdu” görüşü baskın olduğundan, CB Erdoğan’ın bu tutumu doğal sayılabilir mi? Herkesten önce CB Erdoğan biliyordur ki Kemal Paşa kalksa ne Refah Partisi ne de AK Parti olmazdı. Paşa’nın dünyası tek parti ile yani CHP ile sınırlıydı. O yüzden farklı parti kuranlar 1926’da İzmir Suikastı bahanesiyle bir güzel idam edilmediler mi? CHP’li olmadığı halde CHP’li gibi konuşup yazan siyasetçiler, İzmir’deki idamları anlamalıdırlar.

AK Parti kendini kaybetmemelidir. Kendi yolunu CHP ile paralel hale getirmemelidir. İleri demokrasi iddiasıyla yola çıkıp, Türkiye’yi tek partili düzene mahkum eden dönemi övmek, AK Parti’nin kendini inkar etmesidir. Günümüz şartları içinde AK Parti’nin yapması gereken, Türkiye’yi Kuzey Kore şartlarından çıkarmaktır. Türkiye’yi normalleştirmektir. Türkiye’nin bir kişiye yani Kemal Paşa’ya ait olmadığını, Türk halkına ait olduğunu öngören, düzenlemeler yapmaktır. Tek parti döneminin penceresinden tarihe bakmamaktır.

CB Erdoğan’ın, Türkiye’nin siyasi dengeleri gerekçesiyle, ancak kendi misyonunu da yok sayan tutumu, bütün AK Partili yetkililerin yanlışına sebep olmaktadır. CHP’nin özel günleri niteliğindeki resmi bayramlarda, törenlerde, CHP’li idarecilerin konuşmaları ile AK Partili idarecilerin konuşmaları arasında giderek hiçbir fark kalmamaktadır.

Unutmayalım ki 1923-1938 dönemi, Türkiye’de halk için büyük bir yoksulluk, sefalet dönemidir. Basının susturulmuş, seçimler engellenmiştir. Buna rağmen CHP’nin tekelindeki basında bile her yıl açlıktan ölen insan haberleri yer almıştır. On yıl yaşasaydı, bütün bunlar, on yıl daha devam ederdi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.