Tüm dünyada festivaller, uluslararası spor müsabakaları, konserler ve bu gibi etkinlikler, düzenlendikleri kentlerin ekonomilerine katkı sunarlar.
Örneğin; olimpiyat oyunlarının Fransa ekonomisine yaklaşık 10 milyar dolarlık bir katkı sağladığı söyleniyor.
İnşaa edilen spor tesislerinde düzenlecek bundan sonraki uluslararası turnuvalar, organizasyonlar ve şampiyonalarla 2034 yılına kadar Fransa’nın kasasına 12 milyar dolar daha gireceği hesaplanıyor.
Dünya ve Avrupa futbol şampiyonalarında da durumlar üç aşağı beş yukarı aynı.
Ulusal çapta ise iyi korunan tarihi mekanlar, kış turizmi için uygun dağlar, yayla ve benzeri alanlar ile elbette sahil kıyıları turizm pastasından fazlasıyla pay alıyor.
Son 10-15 yıldır ise “gastronomi turizmi” diye bir olgu ön plana çıkmaya başladı.
Gaziantep, gastronomi turizminden en fazla payı alan kentlerin başında geliyor.
Baklava…
Kebap…
Baharat…
Adana da Gaziantep’e rakip olmaya çalışıyor.
Hamsinin her halini yapan, yanına mıhlama, kara lahana sarmasını katan Trabzon, bir süredir “bu yarışta ben de varım” diyerek varlığını hissettiriyor.
Bursa ise;
İskender kebap…
Pideli köfte…
İnegöl köfte…
Kemalpaşa tatlısı…
Kemalpaşa çorbası…
Tahanlı pide…
Süt helvası…
Gibi eşsiz lezzetlere sahip olmasına rağmen henüz yeni bu yarışın içine girdi.
Bu festivali başlatan önceki dönem belediye başkanı Alinur Aktaş’a teşekkür etmek lazım.
Ve elbette, “Rakip partinin belediye başkanı tarafından başlatıldı” diyerek projeyi kenara bırakmayıp aksine aksine daha da parlatarak devam ettiren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de kocaman bir alkışı hak ediyor.
Osmanlı'nın ilk başkenti…
Türkiye’nin ilk kış turizm merkezinin kurulduğu kent olan…
Uzun bir sahil şeridi bulunan…
Türk otomotiv sanayisinin kurulduğu şehir Bursa; eğer kurguyu iyi yaparsa gastronomi turizminden de hak ettiği payı alır.
İstanbul, Ankara ve İzmir’e yakınlık avantaj.
Bursa’ya yemek için gelecek olanlar, yazın denize, kışın Uludağ’a gidebilirler, 4 mevsim de tarihi yerleri gezebilirler.
Dedim ya önemli olan kurguyu iyi yapabilmek.
Bursa Gastronomi Festivali’nde Bursa lezzetleri ön plana çıkarılmalı.
Yani festivalde Mersin’in tantunisi, Adana’nın kebabı, Erzurum’un çağ kebabı daha fazla yer alırsa, Bursa’nın lezzetlerinden söz etmiş olmalıyız.
Bu uyarıyı araya sıkıştırmasaydım olmazdı.
Ben festivalin Bursa için ekonomik açıdan da olumlu yansımalarının olacağını düşünenlerdenim.
Yeter ki kurgu iyi yapılsın…
Ve yeter ki ısrar edilsin.
İşte o zaman 3-5 yıl sonra sırf Bursa lezzetlerini tatmak için bile ciddi bir yerli turist akınına uğrayacaktır bu kent.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Vedat Yücebaş
Ve Bursa Gastronomi Festivali başladı
Tüm dünyada festivaller, uluslararası spor müsabakaları, konserler ve bu gibi etkinlikler, düzenlendikleri kentlerin ekonomilerine katkı sunarlar.
Örneğin; olimpiyat oyunlarının Fransa ekonomisine yaklaşık 10 milyar dolarlık bir katkı sağladığı söyleniyor.
İnşaa edilen spor tesislerinde düzenlecek bundan sonraki uluslararası turnuvalar, organizasyonlar ve şampiyonalarla 2034 yılına kadar Fransa’nın kasasına 12 milyar dolar daha gireceği hesaplanıyor.
Dünya ve Avrupa futbol şampiyonalarında da durumlar üç aşağı beş yukarı aynı.
Ulusal çapta ise iyi korunan tarihi mekanlar, kış turizmi için uygun dağlar, yayla ve benzeri alanlar ile elbette sahil kıyıları turizm pastasından fazlasıyla pay alıyor.
Son 10-15 yıldır ise “gastronomi turizmi” diye bir olgu ön plana çıkmaya başladı.
Gaziantep, gastronomi turizminden en fazla payı alan kentlerin başında geliyor.
Baklava…
Kebap…
Baharat…
Adana da Gaziantep’e rakip olmaya çalışıyor.
Hamsinin her halini yapan, yanına mıhlama, kara lahana sarmasını katan Trabzon, bir süredir “bu yarışta ben de varım” diyerek varlığını hissettiriyor.
Bursa ise;
İskender kebap…
Pideli köfte…
İnegöl köfte…
Kemalpaşa tatlısı…
Kemalpaşa çorbası…
Tahanlı pide…
Süt helvası…
Gibi eşsiz lezzetlere sahip olmasına rağmen henüz yeni bu yarışın içine girdi.
Bu festivali başlatan önceki dönem belediye başkanı Alinur Aktaş’a teşekkür etmek lazım.
Ve elbette, “Rakip partinin belediye başkanı tarafından başlatıldı” diyerek projeyi kenara bırakmayıp aksine aksine daha da parlatarak devam ettiren Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de kocaman bir alkışı hak ediyor.
Osmanlı'nın ilk başkenti…
Türkiye’nin ilk kış turizm merkezinin kurulduğu kent olan…
Uzun bir sahil şeridi bulunan…
Türk otomotiv sanayisinin kurulduğu şehir Bursa; eğer kurguyu iyi yaparsa gastronomi turizminden de hak ettiği payı alır.
İstanbul, Ankara ve İzmir’e yakınlık avantaj.
Bursa’ya yemek için gelecek olanlar, yazın denize, kışın Uludağ’a gidebilirler, 4 mevsim de tarihi yerleri gezebilirler.
Dedim ya önemli olan kurguyu iyi yapabilmek.
Bursa Gastronomi Festivali’nde Bursa lezzetleri ön plana çıkarılmalı.
Yani festivalde Mersin’in tantunisi, Adana’nın kebabı, Erzurum’un çağ kebabı daha fazla yer alırsa, Bursa’nın lezzetlerinden söz etmiş olmalıyız.
Bu uyarıyı araya sıkıştırmasaydım olmazdı.
Ben festivalin Bursa için ekonomik açıdan da olumlu yansımalarının olacağını düşünenlerdenim.
Yeter ki kurgu iyi yapılsın…
Ve yeter ki ısrar edilsin.
İşte o zaman 3-5 yıl sonra sırf Bursa lezzetlerini tatmak için bile ciddi bir yerli turist akınına uğrayacaktır bu kent.