SON DAKİKA
Hava Durumu

YEMİN

Yazının Giriş Tarihi: 28.01.2021 19:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.01.2021 19:06

Yemin, sözlükte bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah adını anma, Allah’ı şahit tutma, and, sağ taraf, sağ el gibi anlamlarda kullanılmaktadır. Terim anlamı ise “bir kimsenin bir işi yapıp yapmamasına veya bir olayın doğru olup olmaması konusunda söylediği sözü Allah’ın adını veya sıfatını zikrederek kuvvetlendirilmesini” temin eden sözlerdir, cümlelerdir. Bir göreve, bir işe başlarken Allah’ı şahit tutarak veya ona söz vererek işbaşı yapmak göreve sadakat bakımından herhalde çok önemli ve bağlayıcıdır.

ABD kaynaklı yayınlara bakılırsa tarihte ilk yemin töreni George Whashington’un 1789’da yemin etmesi ile başlamıştır. ABD’nin seçilmiş başkanları kongreye giderek İncil üzerine el basıp yemin ediyorlar. Kimse onlara yahu bu İncil zaten dünya işlerine karışmaz iken sen ne diye göreve başlarken onun üzerine yemin ediyorsun, burası bir din devleti değildir demiyor, diyemiyor. ABD’de Demokrat Partiden seçilen başkan, Cumhuriyetçi Partinin ilkelerine sadık kalma veya Cumhuriyetçi Partiden seçilen birisi de Demokrat Partinin ilkelerine sadık kalma yemini etmiyor. Hiçbir makam da seçilmiş başkandan böyle bir talepte bulunmuyor.

Yunanistanda seçimleri kazanan milletvekili ve başbakanlar, cumhurbaşkanları da İncil üzerine el basarak yemin edip göreve başlarlar. Oradaki Türk azınlığı temsilcisi milletvekilleri ise inandıkları kutsal kitaba yani Kur’an’a el basarak yemin ederler. 2015’de seçimleri  kazanan Alexsis Çipras ise bir ateist idi. İnanmadığım İncil üzerine niçin yemin edip iki yüzlülük edeyim dedi ve İncilsiz yemin etti. Hiç kimse de ona vay nasıl sen İncilsiz yemin edersin! Demediği gibi orada seçilen Türk milletvekillerine de burası Yunanistan’dır burada Kur’an üzerine el basarak yemin edemezsiniz demezler, bunu oradaki Türklerin doğal bir hakkı saymaktadırlar. Benzeri örnekler elbette ABD ve Yunanistan ile sınırlı değildir.

 

Buna karşılık Osmanlı döneminde cülus törenleri vardı. Padişah’ın tahtına oturmasının ardından sadrazam ve diğer ileri gelenleri, ilmiye, seyfiye ve kalemiye sınıflarını temsilen, padişahın eteğini öperek sadakatlerini  sunarlardı. Şeyhülislam etek öpmez, padişah için hayır duasında bulunurdu. Yönetimde sadık kalacağı ilkelere bağlılığını açıklama anlamında ilk yemin eden Padişah II. Mahmut (1807-1839) sayılır. Onaylayıp ilan ettiği Senedi İttifaka bağlı kalacağını bildirmiştir ki bu da onun için sonradan yemin sayılmıştır. II. Abdülhamit hemen her seviyede devlet görevlileri için yemin metni hazırlatıp uygulamaya başlamıştır.

Bugünkü haliyle ilk yemini Osmanlı Padişahı Mehmet Reşat 20 Mayıs 1909’da meclis önünde yapmıştı: “vatanın saadeti için, ahkamı şeriyye ve medeniyetin gereklerine uyacağına, meşrutiyet idaresinin tatbikatına, bütün halkın saadet ve refahı için çalışacağına bu mukaddes amaç için başarılı olmasını Allah’tan temenni” etmiştir. Yemin metinleri nasıl ve hangi amaca hizmet için değiştirildiğini göstermesi bakımından da önemli ve öğreticidir.

1921-1924 Anayasalarında milletin mutluluğu ve refahı için çalışacaklarına vallahi diyerek yemin ederlerdi. 1928’de bu vallahi kelimesi de çıkarılmış vallahi yerine “namusum üzerine” diye eklenmişti. 1961 Anayasasına kadar yemin metninde bir partiye bağlılık vurgusu yoktu. 1961 Anayasası Madde 77’de “demokratik laik cumhuriyet ilkelerine bağlı kalacağıma” diyen cümle eklendi. 1982 Anayasası Madde 81’de “demokratik ve laik cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma” diyen cümle ile parti asabiyesi zirveye ulaşmış oldu.

Herkesçe bilindiği gibi Atatürk ölünceye kadar 1923-1938 arasında CHP’nin ilk genel başkanıdır. Atatürk ilkeleri denilenlerde CHP’nin altı okudur. CB veya milletvekili seçilenler, CHP’nin altı okuna ve ilk genel başkanına bağlı kalacaklarına namusları üzerine söz veriyorlar. Vermeseler ne olur? CB veya milletvekili seçilmemiş sayılmazlar. Halkın % kaçı oy vermiş olursa olsun, hiçbir önemi yoktur. Bu yemin metnini okumayanlar seçilmiş sayılmıyorlar.

Lozan Anlaşması’nın azınlıklara (Ermeni-Rum-Yahudi) 37-45. Maddeleri bu tür hakları tanımıştır. Kendi kutsalları üzerine yemin etme, kendi kutsal mabetlerini idare etme, bunun için patrik ve hahamlarını seçme, kilise ve havralarına bağlı okul ve vakıflarını kendi geleneklerine göre idare etme hakkı vermiştir. Ancak Lozan’da veya TC Anayasasında Müslüman çoğunluğun böyle bir hakkı yoktur. O Müslüman çoğunluk “egemenliğin kayıtsız şartsız sahibi” sayıldığı halde kendi kutsalına göre yemin etme hakkı yoktur.

Elbette işin siyasi tarafı da önemlidir. Yunanistanda milletvekili olup, Yunan meclisinde Kur’an üzerine el basarak yemin eden bir Türk milletvekili, sonradan Türkiye vatandaşı olsa ve milletvekili seçilip Ankara’daki Meclis’te, Atina’daki yeminini edemez. Her ne kadar ben Türk’üm, çoğunluktanım, egemenliğin kayıtsız şartsız sahibiyim dese bile sonuç değişmez. Artık o Türk milletvekili Yunanistanda azınlık iken sahip olduğu haklara, Ankara’da çoğunluktan olduğu zaman sahip değildir. Hatta Atina’daki gibi yemin edeceğim diye ısrar ederse milletvekili seçilmemiş sayılacağı gibi Türkiye vatandaşlığı hakkından da yoksun kalabilir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.