SON DAKİKA
Hava Durumu

Yeni partinin bir böleni

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2019 19:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2019 19:15

Her insanın kendi dünya görüşüne uyan bir partide siyaset yapması doğal hakkı sayılır. Yine siyaset yaptığı parti ile her hangi bir sebebe bağlı olarak yaşadığı uyumsuzluk nedeniyle partisinden ayrılmasını da başka bir partiye katılmasını ya da başka bir parti kurmasını da olağan saymak icap eder.

Bir partiye katılmayı, bir partiden ayrılmayı, dine katılmak ya da dinden ayrılmak gibi düşünmek son derece yanlıştır. Ancak siyasetin bir aracı olan partide faaliyet göstermenin de ayrılmanın da makul nedenleri olmalıdır. İnsan yalnızca kendi ikbali için siyaset yapıyorsa makul nedene de ihtiyacı yoktur. Fakat siyaseti bir dava için, halkın ve ülkenin sorunlarını çözmek için bir yol olarak görenlerin, bir siyasi partide olmalarının da o siyasi partiden ayrılmalarının da akla/vicdana uygun nedenleri olmalıdır.

Halkın büyük çoğunluğunun hayal ettiklerinin rağmına siyasette adı çok duyulan bazılarının  bütün çabaları kendi ikbal kaygıları ile sınırlıdır. Bunun bir sonucu olarak kolayca parti değiştirebildikleri gibi mahalle de değiştirdikleri görülmektedir. Onlar muhtemelen kendi ikballeri için bunları yapmaya devam edecektir. Ancak halkın bazı kesimlerinin bu tür ikbal tutsaklarını hala ciddiye alması gelecek adına iyimser olmayı engellemektedir.

İkbal tutsaklığı giderek varlık nedeni halini almaktadır. Bütün insani değerleri tüketmektedir. Diğer mahalleden bu tarafa doğru kabadayılık gösterisine dönüşmektedir. Mahalleler arası gel gitler tümüyle ikbale bağlı olmaktadır. Tükürüğü bile hak etmeyenlerin adam sayılması, ciddiye alınması gibi utanılacak örnekler ortaya çıkmaktadır.

Siyasetin doğal mecrası içinde seyrettiğini söylemeye imkan yoktur. Bir kliğin, bir ekolün ya da bir etnisitenin, cemaatin temsilcisi olarak siyaset alanında arzı endam edenlerin mutlak itaatten başka vasıflarına şahit olmak zordur. Çoğunlukla kişisel beklentilerine bağlı olarak yıkılan mutlak itaatleri birden bire mutlak düşmanlığa dönüşmektedir.

Bir insan içinde olduğu parti sayesinde gelebileceği bütün makamlara zahmetsizce gelmişse kendisi için de partisi için de aslında bir muhasebe nedeni olmalıdır. Böyle çapsız, vasıfsız varlıkların nasıl tepe noktalara ulaştıklarının bir hesabı kitabı olmalıdır.

Yeni partilerin kurulmakta oldukları haberleri ile birlikte bir bölen söylemi de yeniden hatırlanmaya başlandı. Elbette hiç kimse ilanihaye bir partinin zimmetlisi değildir. Kendi bağımsız iradesiyle başka partiye de gidebilir ayrı bir partide kurabilir. Ancak dün mezara kadar, vefa ve dava telinden vuranların bugün aksi söylemlere savrulması Türkiye siyasetinde çok rastlanan bir olay ise de akıldan, vicdandan oldukça uzak bir yerdedir.

Ne var ki dünyalıklarını tutup, bütün makam istasyonlarından heveslerini aldıktan sonra yeni partilere yelken açanların söylemlerinde zimmet hali görünmektedir. Sorunların varlığı yalnızca bahanelerini çoğaltmaktadır. Gerçek niyetlerini de gerçek müttefiklerini de örtmektedir. Sorunların oluşmasındaki katkılarını değil de düşman olduklarını mahkum etmek için istismar aracına dönüştürmektedirler.

Düne kadar hiç kimsenin bilmediği bazı avareler siyaset yoluyla edindikleri dünyalıkları ve şöhretleri için minnet borcundan daha çok, kin ve nefretle donanmış görünmektedirler. Dostluk ve vefa gibi artık pek rastlanmayan özelliklerden yoksun olan her faninin geleceği yer kin ve nefretle dolmak olmalıdır.

Kin ve nefret ise insanın aklını da ayarını da bozmaktadır. Etkisiz hale getirmektedir. Olup bitenleri düşünmekten aciz bir varlığa dönüştürmektedir. 2007’de ayrı bir parti kuran Abdüllatif Şener nerededir şimdi? Onun ayrılması her hangi bir kesimi bölmedi.

Bir bölen olmak için de bir yeteneğin lazım olduğu görüldü. O yetenekten yoksun olanlardan bölücülük beklemek de beyhudedir. Bir kesime kaybettirmeyi kazanç sayanlar olabilir. Kaybettirerek sonuç da alabilirler. Ancak bir kesimin kaybını da onların kazancı olarak görmek gerçekçi değildir.

Siyaset tabiatı icabı her zaman yeni Abdüllatif Şenerler çıkarmaya müsait bir alandır. Ancak onlara gösterilen ilgi kadar ödüllendirildikleri de açıktır. Onların ödülü ise ülke sorunlarının daha da büyümesidir.

Türkiye’de demokrasi olmadığı için yabancı sermayenin gelmediği, bunun da işsizliğe, ihracat azalmasına, ithalat çoğalmasına yol açtığı gibi iddialar tümüyle kurgudur. Demokrasi dediklerini, kendilerini suyun başında olmasında görmektedirler. Onlar suyun başında ise demokrasi pekala vardır. Aksi halde demokrasi sizlere ömür durumundadır. Dünyanın en vahşi ve acımasız zalim idaresi olan Çin’e gitmek için demokrasi aramayan yabancı sermaye, Türkiye’ye gelmek için demokrasi beğenmediği gibi bir de ayar vermeyi bir hak olarak görmektedir.

Sermayenin vazgeçilmez biricik kutsalı elbette kâr’dır. Yine bu kutsalı hürmetine de olsa tümüyle siyasetten ayrı olduğunu düşünmek cehaletin ta kendisi olur. Yabancı sermayenin içerdeki işbirlikçilerinin avazlarını tümüyle ticaretle, ekonomi ile ilgili saymak büyük bir yanlıştır.

Yeni parti haberleri içinde yer alanlar, sözcülük edenler, kutsal bir kelam gibi düşürmedikleri demokrasi kavramını, kendileri suyun başında iken hiç akıllarına getirmezlerdi. Dünyalıklarını arttırmak, yakınlarının yolunu açmak o zaman demokrasiden daha önemli idi.

Yabancı sermayenin ve o sermayenin denetimindeki ülkelerin Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarından Türkiye’yi yönetenleri sorumlu tutmak en azından ayıptır. Türkiye’de siyaset yapmaya, bunun için parti kurmaya heveslenenlerin bu kadar yalın bir gerçeği anlamayacak kadar akıldan uzak olmaları mümkün değildir. Ancak bu tür söylemleri ile içeride ve dışarıda ciddiye alınacaklarını, adam yerine konulacaklarını hayal etmiş olmalılar. Bunların kuracakları partinin sadece tabelası yeni olacaktır. Yoksa misyonları da zimmetli oldukları adresleri de eskidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.