SON DAKİKA
Hava Durumu

YERLİ DAZLAK SALDIRILARI

Yazının Giriş Tarihi: 12.08.2021 20:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.08.2021 20:36

Suriyeli sığınmacılara karşı nefret söylemlerinin bazı il ve ilçelerde uygulamaya dönüşen örnekleri olmaktadır. Son olarak Ankara/Altındağ’da Suriyeli iki ipsiz sapsızın kavga ettikleri iki genci bıçaklamaları ve bıçaklanmış olan gençlerden birisinin ölüm haberi ilçede duyulunca, Suriyeli sığınmacılar için kızılca kıyamet koptu. Sokaklara dökülen öfkeli kalabalık Suriyelilerin evlerine, dükkanlarına saldırdı, arabalarını ateşe verdi. Saldırıya uğrayan Suriyeli evlerinde kadınlar, çocuklar acımasızca yaralandı.


Suriyeliler Türkiye’ye niçin gelmişti? İran Rusya ve Baas hükümetinin karadan, havadan kitlesel katliamlarına maruz kaldıkları için 2011 baharından itibaren Türkiye’ye sığınmaya başlamışlardı. Adı üstünde bunlar çaresiz kalıp sığınmıştır. İddia edildiğinin aksine sadece Türkiye’ye değil Lübnan ve Ürdün’e de sığınmışlardır. Baas’ın katliam ortağı terörist Hizbüllah örgütünün Suriyeli sığınmacılara karşı Lübnan’da düzenlediği saldırılardan dolayı, Lübnan’a sığınmış olanlar iki ateş arasında kalmıştır.


Yüzyıldan beri Türkiye’ye egemen olan kemalizm, önemli ölçüde Arap ve diğer Müslüman topluluklara karşı nefret içermiştir. Bu yüzden kemalizmi benimsemiş olanlar, sanki Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Suriye Cephesindeki yenilgisini çok önemsiyorlarmış gibi, bu yenilgi için Arapları sorumlu görüp “Arap ihanetinden” söz etmektedirler. Suriye Cephesinde İngilizlerin ve bazı Osmanlı komutanlarının yapıp ettiklerini hiç görmezler ama bir kısım Arapların isyanlarını abartarak bütün düşmanlık duygularını, Arapların üzerinde toplarlar. İngilizlerin Suriye Cephesinde yaptıklarından sonra kemalizmin dayatması ile Osmanlının tasfiyesinin tamamlanmış olmasını duymak istemezler.


Türkiye/Anadolu Osmanlının son yüzyılında Balkanlardan, Kafkaslardan ve Kırım’dan gelen Türkler ve diğer Müslüman topluluklar için bir güven adası, sığınılacak tek yerdi. Bunun hatırlanması Anadolu’nun bin yıldan beri Türk yurdu olması gerçeğini ortadan kaldırmaz. Anadolu’da Türklerinin de sığınmacı sayılması gibi akıl dışı bir hezeyanı haklı kılmaz. Çünkü Türkler binlerce yıl öncesinde özellikle İslamiyet’i kabul etmelerinden sonra Batı’ya doğru göç etmelerinin sonunda Kafkaslara, Kırım’a, Irak-Suriye’ye ve Balkanlara yerleşmişlerdi. Adı geçen yerlere Türkler, sığınmacı olarak değil fatih olarak gitmişlerdi.


Ancak tarihin bir döneminden sonra Türklerin bir bölümü, dahili ve harici bedhahların saldırı ve hainlikleri sonunda Anadolu’ya çekilmek zorunda kalmıştı. Tarihin bir çelişkisidir ki zor durumda kalan bazı Türkler, Anadolu’ya sığınırken, Anadolu’daki bazı Türkler de güvenlikleri ve özgürlükleri için Avrupa ülkelerine kaçıp oralarda gazete çıkarmak zorunda kalmışlardı. Cumhuriyetten sonra da aynı çelişki devam etti. Komşu ülkelerde meskun olan Türkler her çeşit baskıya maruz kalıp Türkiye’ye sığınırken, tek parti yönetimi de benzeri baskıları aratmayacak zulümleri Türkiye Türklerine reva görmüştür.


Bu yüzden sığınmacıları en iyi anlayacak olan Türk halkıdır. Baas/Esat yönetimini alkışlayan CHP ve müttefiklerinin Suriyelilere karşı düşmanlıkları asla Türk halkının ezici çoğunluğunu temsil etmez. Sayıları milyonlara ulaşan Suriyeli sığınmacıların içinde elbette uygunsuz tipte olan örneklerde vardır. Yanlış işleyen, suç işleyenlerde vardır. Sığınmacı olmaları onlara Türkiye’de suç işleme ayrıcalığını vermez. Ancak suç işleyenleri yakalamak polisin, cezalandırmak da mahkemelerin yetkisindedir. Türkiye bir hukuk devletidir. Hiç kimse haddini aşarak kendisinde polisin, mahkemenin yetkisini varsayıp sağa sola racon kesme hakkına sahip değildir. Altındağ vb. yerlerde böyle davrananları bulup mahkemeye teslim etmek de polisin görevidir.


Suriyelilerin içinden suç işleyenlerin bahanesiyle onların saldırıya uğramaları, Almanya vb. yerlerde Neonazi dazlakların Türklere yaptıkları saldırılardan, Türklerin evlerini yakmalarından farklı değildir. Türkiye’de Suriyelilere karşı bir dazlaklık akımını siyasi dava haline getirmeye çalışan gönüllü çevrelerde maalesef vardır. Bu dazlaklık heveslilerinin yaptıkları ise ne Türklüğe ne de insanlık ve Müslümanlığa sığmaz ilkel bir faşizm örneğidir.


Şunu da teslim etmeli ki Suriyeliler buraya can derdiyle gelmiş ise de onlara karşı kitlesel katliam yaparak, milyonlarcasını Türkiye’ye sığınmak zorunda bırakan, İran, Rusya ve ABD gibi ülkeler bilerek ve isteyerek Suriye’nin nüfus yapısını değiştirmeye çalışıyorlar. Kürt nüfusun azınlık olduğu bir bölgede PKK devletinin kurulabilmesi ancak oradaki Arap çoğunluğun göç ettirilmesiyle mümkün olabilirdi. ABD ve müttefikleri bunun için PKK eliyle Arap çoğunluğu Türkiye’ye göç ettirdiler.


Suriye nüfusunun ancak yüzde yedisine Nusayrilere dayalı olarak kurulan Baas idaresinin de ilanihaye devam etmesi mümkün değildir. Bunun için Baas’a karşı mücadele eden milyonluk kitlelerin önemli bir kesimi İran ve Rusya marifetiyle Türkiye, Ürdün ve Lübnan’a göç ettirildi. Suriyelilerin Türkiye’de temelli olarak kalması demek, Suriye’de nüfus yapısını değiştirmeye çalışan ülkelerin işlerinin kolaylaşması demektir. Türkiye’deki Suriyelilerin dönmesi her şeyden önce kendi ülkelerine sahip çıkması demektir. Suriye için verdikleri milyonluk kayıpların ve ödedikleri tarifsiz bedellerin yerini bulmasıdır. Suriyeli sığınmacılar suhuletle ve mümkün olan en yakın zamanda, bir program çerçevesinde dönmelidirler. Türk halkının, komşuluk ve kardeşlik sonucu Suriyeliler için yaptığı fedakarlıkları, dazlak heveslilerinin heder etmesine seyirci kalınamaz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.