SON DAKİKA
Hava Durumu

Yurtta sulh cihanda sulh hikayesi!

Yazının Giriş Tarihi: 18.07.2020 22:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.07.2020 22:46

Türkiye’de belli bir kesimde Mustafa Kemal Atatürk’ü, ilahlaştırma saplantısı ve takıntısı var. Evet
tarihimizin önemli isimlerinden biri.
Devletimizin kurucu lideri. Ancak sonuç olarak yaptığı her şeyi, söylediği her lafı kutsallaştırma çabası
ne kadar anlamsız.
Bir kesim bu Atatürk istismarının dibini sıyırıyor adeta. Üstelik kuru bir ezber tayfasından başka bir
şey değil. Bilmiyorlar, öğrenmiyorlar sadece sloganlarla sözüm ona Atatürkçülük yapıp, toplumun bir
bölümünü sindirmeye çalışıyorlar.
Oysa tarih boyunca ne yapıldıysa Türk milleti yaptı.
Evet, içinden kahramanlar ve liderler çıkardı. Ancak o kahramanlar ve liderler de gücünü milletten
alarak öne çıktı, tarihte yerlerini aldılar. Milletten uzak hiçbir kahramanlık hikâyesi gerçek değildir
olamaz.
Evet, milletimizin tarihi boyunca çıkardığı lider ve kahramanlara sahip çıkmalı onlara gereken değeri
vermeliyiz ancak bu ilahlaştırma duruma asla gelmemeli.
Üstelik eleştiriliyor olması ya da hata yaptığı durumları da sahiplenmek normal olmalı. Günahı
sevabıyla hepsi bizim. Bir kısmını çok bir kısmını göreve az sahiplenebilir, bir kısmına daha fazla ilgi
gösterebiliriz bu başka bir konu.
Şimdi dönemin şartları gereği Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği bir söz, “Yurtta sulh cihanda sulh”
hala ezberci zihniyet tarafından sıkı sıkıya savunuluyor.
Oysa bu söz söylendiğinde ağır savaşlardan çıkmış ve yeni kurulmuş bir devlet vardı ortada.
Varını yoğunu savaşlarda tüketmiş, topraklarını kaybetmiş, insanlarını sınırları dışında bırakmak
zorunda kalmış bir devlet ve savaşlardan yılmış bir millet.
O gün için söylenen bu sözler geçerli olabilir ancak bu sözü kutsallaştırıp bugün de devletin ve milletin
dilinin bu olması gerektiği saplantısı normal olamaz.
Tarihimizde olduğu gibi bugünde devletimiz ve milletimiz dünyanın egemen güçleri emperyalistlerin
tehdidi altında. Suriye, Kuzey Irak malum.
Terör örgütleriyle verilen mücadele malum. Doğu Akdeniz ve Libya’da Türkiye’ye yönelen tehditlere
şimdi Ermenistan’da eklenmiş durumda. Böyle bir süreçte Türkiye’nin sözü “Yurtta barış dünyada
barış” olamaz.
Türkiye’nin ve Trük milletinin iddiası, ülküsü ve zalimlerle görülecek hesapları var.
Savaşı seven savaş isteyen bir millet olmadığımız ortada ancak her zaman olduğu gibi emperyalistlerin
top yekün gırtlağımızı sıkmaya çalıştığı bir dönemde uysal koyun gibi davranacak da değiliz.
Nitekim, Türkiye gerektiğinde askeri müdahalelerde de bulunarak, hakkını hukukunu koruyan,
zalimlere karşı mazlumların gür sesi olan bir devlet.
Tüm bu yaşananlar ortadayken yüz yıl önce ortaya çıkmış ve dönemin şartları gereği söylenmiş bir
sözü kutsamak ancak saçmalık olur.

Sosyal medyadan kısa bir paylaşım yaptım bu konuda. Enteresan tepkiler geldi. Tepki gösterenlere
saygı duyarım ancak tekrar altını çizerek söylemeliyim ki liderler ve kahramanlar da olsa her sözünü
kutsal sayıp her davranışını kutsamak gibi bir akıl tutulmasına kapılmak o lider ve kahramanlara da
saygısızlık olur.
Dönemin şartlarında atılan adımlar söylenen sözler milleti esir almamalı. O dönem geçerli olan ancak
sonrasında güncelliğini yitiren sözleri tarih kitaplarına bırakmakta fayda var. Olayları dönemleri ve
liderleri yaşadıkları dönemler şartlar ve süreç göz önünde bulundurularak değerlendirmek en doğrusu
olur.
Türk milleti tarihinde olduğu gibi bugün de kendi göbeğini kendi kesmek durumunda. O nedenle
yurtta evet ama dünyada barış kime lazımsa onlar tarafından sağlanması gereken bir durum. Barışı
artık biz değil onlar istemek zorunda.
Seveceğiz, saygı duyacağız ama asla ilahlaştırmayacağız. Mit haline getirmeyeceğiz.

İYİ Parti’de iki adaylı zor kongre!

İYİ Parti Bursa kongresinde 3 adaylı bir yarış vardı. Ancak adaylardan Zafer Milli kongreye bir ay kala
adaylıktan çekildiğini açıkladı. Geriye kurucu il Başkanı Yüksel Yılmaz ile Selçuk Türkoğlu kaldı.
Öyle görünüyor ki başka aday çıkmayacak. Mevcut İl Başkanı Yahya Bahadır, aday olmayacağını zaten
birkaç gün önce açıklamıştı.
Aday sayısının ikiye düşmesiyle birlikte sürecin kıran kırana geçeceği de netleşmiş oldu. Bir yanda
MHP il başkanıyken istifa ederek İYİ Partiye geçen ve il başkanlığı görevini yürüten Yüksel Yılmaz,
diğer yanda partinin liberallerini ve sola yakın kesiminde de reytingi olan Selçuk Türkoğlu.
İki isimde gerçekten oldukça güçlü. Yüksel yılmaz daha gelenekçi, Türkoğlu ile yelpaze olarak daha
geniş bir alanda desteği olan bir isim. İYİ Parti Bursa’nın üye ve delege yapısının Ülkücü kökenli
ağırlıklı olması, bu alanda etkili olan ismin başkanlık koltuğuna oturacağını gösteriyor.
Türkoğlu, daha medyatik ancak Yüksel Yılmaz daha sistematik bir çalışma içinde. Şimdilik adaylar
teşkilatlarına kendilerini tanıtıyorlar. Daha doğrusu teşkilat gezileri yapıyorlar. Önümüzdeki dönemde
kongre yaklaştıkça çekişmenin şiddetleneceği de su götürmez bir gerçek. Önümüzdeki günlerde İYİ
Parti il kongresini çok konuşacağız. İlginç ayrıtılar duyacağız. Belki bir kısmı kamuoyunda sarsıntı
oluşturacak gelişmeler yaşayacağız.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.