SON DAKİKA
Hava Durumu

YÜZ YILIN NEKBESİ (1)

Yazının Giriş Tarihi: 01.06.2019 21:30
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.06.2019 21:30
Birkaç aydan beri ABD’nin Filistin sorununu çözmek için bir plan hazırladığı haber olmaktaydı. Yine basında yer aldığı kadarı ile planın adı “Yüzyılın Anlaşması” olacaktı. Planı ABD başkanının Yahudi asıllı damadı Jared Kushner, onun avukatı ve ABD Orta Doğu Danışmanı Jason Greenblatt ile ABD’nin şimdiki İsrail Büyükelçisi David Friedman tarafından hazırlanmaktadır. Adı geçenlerin planı, İsrail hükümeti tarafından hazırlanacak olan bir plandan ne kadar farklı olabilir? Filistinlilerin hakları böyle bir planda yer alabilir mi?

Yüzyılın Anlaşması aslında Jared Kushner planı gibi takdim edilse de gerçekte bir İsrail planıdır. Bu planı hazırlayanlar “Orta Doğu Barış Heyeti” diye adlandırılmıştır. Heyetin tamamı Yahudilerden oluşmaktadır. Anlaşmanın karşı tarafı sayılan Araplardan hiç kimse yoktur. Anlaşmanın en basit tanımı, en az iki tarafın olması ve tarafların anlaşmaya vardıkları görüşlerini kapsamasıdır. Oysa anlaşma diye takdim edilen bu plan tek taraflıdır. Yahudi tarafı fazlası ile var. Ama Arap tarafı yoktur. Böyle bir planı anlaşma saymak mümkün müdür?

ABD’de en İsrailci bir yönetim halen iş başındadır. Daha önce İsrail’in başkenti olarak ABD kongresinde “Kudüs” kararlaştırıldığı halde, şimdiye kadar ABD başkanları bu kararı uygulamamıştı. Araplar ile ilişkileri bozacağı ya da Orta Doğu’da yeni çatışmalara neden olabileceği ihtimalinden dolayı ertelenmişti. Oysa mevcut ABD başkanı bütün ihtimalleri önemsiz sayarak ABD elçiliğini Kudüs’e taşıyarak, gelmiş geçmiş ABD başkanlarından daha çok İsrailci bir çizgiye sahip olduğunu gösterdi. FKÖ'nün Washington'daki bürosunu kapattı. İşte böyle bir ABD yönetiminin hazırlattırdığı Filistin planında , Filistinlilerin haklarının korunacağını beklemek beyhudedir.

Nekbe günlerinin yaklaştığı bir sırada bu Yüzyılın Anlaşması haberleri daha çok görünür hale geldi. Resmi bir açıklama olmadığından anlaşma haberlerinin ne kadar gerçeği kapsadığını tahmin etmek zordur. Ancak bu haberlerin, anlaşmanın içeriği hakkında bir fikir vereceğinden de kuşku duyulamaz. Filistin Dış İşleri Bakanı Riyad Malki ise BM’de yaptığı konuşmada “Anlaşmanın hiç açıklanmamasını” istemiştir. Muhtemelen Filistin tarafının, anlaşmanın içeriği hakkında duyduğu kaygıyı, en kısa şekilde dünyaya ilan etmiş oldu.

Şimdiye kadar BM kararlarına bağlı olarak Filistin de iki devletli bir çözüm (Filistin ve İsrail devletleri) dünyadan sözlü de olsa büyük destek görmüştü. ABD başkanları bile iki devletli çözümü savunmuştu. Anlaşma haberlerine göre, yine iki devletli bir çözümden söz ediliyor. Filistin tarafının sahip olacağı devleti İsrail Başbakanı Netanyahu “Eksi Devlet” diye tarif etmişti. Yeryüzünde benzeri olmayacak bir devlettir. Filistin Devleti’nin silahlı gücü olmayacak. Filistin Devleti’ne bir saldırı olursa, işte o saldırıya karşı da Filistin’i İsrail Devleti koruyacakmış. Kudüs ise ortak başkent olacak, mülteciler geri dönmeyecek, Filistin Yönetim Bölgesinde kurulan yerleşim yerlerinin önemli bir kısmı İsrail’e bırakılacaktı. Gazze’nin Mısır’a bırakılması, Filistinlilerin ihtiyacı olan tarım için toprağın Mısır tarafından verilmesi ya da kiralanmasını kabul etmesi gibi Mısır’a da bir takım yükümlülükler getirilmektedir. İsrail’in yapıp ettiklerinden vazgeçmesini ya da işgallerinin bir kısmını bırakması gibi hususlar ise elbette yoktur. Anlaşma ile yeni olan tek şey, Filistin tarafının İsrail işgallerini, gasplarını tanımasının hedeflenmesiydi. Filistin Dış İşleri Bakanı her ne kadar anlaşmaya karşı çıkmış hiç açıklanmamasını istemiş ise de muhtemelen ABD, müttefiki Arap yönetimlerine (S. Arabistan, Mısır gibi) güvenerek Filistin tarafının önemsiz gördükleri itirazının aşılacağını hesaplamış olmalıdır.

AB sözcüleri anlaşma hakkında endişelerini açıklasalar bile ABD’ye karşı böyle bir plana AB’nin sonuna kadar karşı çıkacağını beklemek de gerçekçi değildir. Aynı durum Rusya ve Çin için de geçerlidir. Rusya ve Çin, Arap pazarını kaybetmemek için anlaşmaya itiraz edecektir. Ancak ABD’ye karşı Filistin’in yanında saf tutarlar mı? Şimdiye kadar ki uygulamaları göz önüne alındığında asla tutmazlar.

Türkiye’de Filistin sorunu için iki devletli çözümü desteklemektedir. ABD’nin elçiliğini Kudüs’e taşıma ve böylece Kudüs’ü fiilen İsrail’in başkenti gören tutumuna karşılık Türkiye öncülüğünde BM genel kurulunda ezici bir çoğunluk tarafından, “Kudüs Filistin’in başkentidir” diye karar alınmasına karşılık, ABD elçiliğini Kudüs’e taşımaktan vazgeçmedi. Türkiye, BM vb kuruluşlarda İsrail ve ABD’nin aleyhine kararların alınmasını belki temin edebilir. Ancak ABD’nin ilan edeceği anlaşmaya karşı Türkiye’nin de elinde fazla bir seçeneğinin olduğunu söylemek mümkün değildir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.