SON DAKİKA
Hava Durumu

YÜZ YILIN NEKBESİ (II)

Yazının Giriş Tarihi: 02.06.2019 21:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.06.2019 21:00
İran şiddeti gittikçe artan ABD kıskacına karşı zaten bir çeşit beka sorunu ile kuşatılmıştır. Doğrudan ya da dolaylı olarak İran’a karşı ABD’nin girişeceği operasyonların beklendiği bu hengamede İran’ın elinde de ABD’nin Filistin için hazırlattırdığı anlaşmayı engelleyecek fazla bir seçeneğinin olmadığı açıktır. Zaten İran yöneticileri kırk yıldan beri daha etkili olduğunu düşündükleri, İsrail’i haritadan silme çağrılarını muhtemelen anlaşmadan sonra da tekrarlamaya devam edeceklerdir. Ancak bu tür çağrılarında sorunun çözümüne en küçük bir katkı sağalamadığı da bilinmektedir.

ABD’yi İsrail’den ayrı düşünmek gerçekçi değildir. Bu nedenle ABD’nin öncülük ettiği, beğendiği bir anlaşma metni elbette İsrail’i memnun edecek, onun yağma ve işgallerini normal, meşru, kabul edilebilir bir şekle sokmayı öngörecektir. Yüzyılın Anlaşması diye haberleştirilen bu hikaye ise tek taraflı olmasının yanında Filistin tarafını, onun meşru beklentilerini asla hesaba katmayan, değer vermeyen bir içeriğe sahiptir.

Böyle bir anlaşmayı Filistin tarafı adına kimse imzalayabilir mi? Muhtemelen imzalamaz. Belki temsil yetkisi bile olmayan boşta gezer bir Filistinli bulup imzalatabilirler. Filistin tarafının bu anlaşmayı reddetmesi, elbette İsrail’in daha vahşi saldırılarını da beraberinde getirecektir. ABD kuklası olan Arap yönetimleri (S. Arabistan, Mısır gibi) anlaşma için desteklerini arz ederler. Zaten bu yönetimler, böylesi işgal planlarının hayata geçirilmesi için iş başındadırlar.

Görünen odur ki Filistin için yakın bir vadede barış beklemek hayaldir. Gerçekçi değildir. İsrail’in savaşla aldıklarını, barış anlaşması yoluyla teslim edeceklerini düşünmek akla ziyan bir beklentidir. Nekbe yıl dönümüne tekabül eden bu anlaşma haberleri Filistin’in yakın geleceğinde yeni Nekbelerin de beklenmesinden başka bir şey değildir.

Arap ülkelerinin, ABD kuklası yönetimler tarafından rehin alındığı bu dönemde “Arap Sokağının” da bir kıymeti harbiyesi kalmamıştır. Çünkü Arap yönetimleri kimin kuklası iseler, kendilerini ona beğendirmenin peşindedirler. Arap sokağının tepkisi kukla yönetimler için siyasi bir değer taşımaz. Mısır’daki sivil tepkileri bastırmak için ard arda yapılan seri idam cinayetleri bunun açık örnekleridir.

Hiçbir zulmün kıyamete kadar sür git devam edeceği beklentisi doğru değildir. Zalimlerin çoğusu kendilerini en güçlü saydıkları dönemlerinde yıkılmışlardır. Yakın bir dönemde İran Şahı Pehlevi, Mısır diktatörü Enver Sedat bunların ibretlik örneklerindendir. Zulüm karanlığının, barbarlığının bir korku hegemonyası oluşturduğu bu ülkelerde hiçbir zalimin de geleceği garanti değildir.

İsrail gibi ABD ve AB’nin hatta Rusya’nın mutlak desteği ile donanmış bir terör devletinin örgüt benzeri yapıların çabaları ile ortadan kaldırılamayacağı görülmüştür. Belki de bu yüzden Filistin’e baharın gelmesi, kendisini çevreleyen Arap ülkelerinin kurtulması ile mümkün olabilir. O ülkeler kurtulup özgürleştiklerinde Filistin’in kurtulması için de ilk adım atılmış demektir. Yüz yıldan beri Batı destekli Yahudi katliamlarına, işgallerine karşı direnen Filistin halkının çabaları ile bahar Filistinden önce komşu Arap ülkelerine gelecektir. Filistin’i çevreleyen Arap ülkeleri ile olan sınırlar hiçbir anlamı olmayan birer harita işaretidir. O işaretler Filistin halkı ile komşusu Arap toplumları arasında asla ayırıcı bir çizgiye, güce sahip değildir.

Karanlığın koyulaştığı esnada sabahın yaklaşması gibi Filistin üzerinde anlaşma adıyla yapılan yeni nekbe örnekleri de pek ala sabahın, kurtuluşun işareti olabilir. Filistinlilerin tükenmeyen sabırlı direnişleri karanlığı dağıtan bir ışık görevi görmektedir.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.