Bursa’nın son 50 yılında hep onun ismi var. Bursa’dan kazandıklarının çöpünü bile Bursa’ya vermemiş bir isim Cavit Çağlar. İki okul bir cami ile olacak iş değil. 
Bankalar davasında adı resmi kayıtlara hortumcu diye geçmiş bir isim aynı zamanda Cavit Çağlar. Geçtiğimiz günlerde sahibi olduğu ve nüfuz kullanarak adeta göğe kadar uzattığı Çekirge’deki otelinde verdiği daveti gördük. Cavit Bey sever böyle görüntüler vermeyi. Gücünü göstermeyi ve bu güç üzerinden Ankara’yı etkilemeye olan sevdası asla bitmez. 

Davette Çağlar’ın eski siyaset arkadaşlarının yanı sıra iş adamları, eski bürokratlar var. Bankacılar var mesela. İlginç yanı ise son dönemde Çağlar ve yayın organlarının iktidarı açıktan ya da örtülü hedef alıyor olmasına rağmen davete katılanlar arasında Ali Mollasalih ve eski Milletvekili Niyazi Pakyürek gibi isimlerin yer alması. 

Devletin el koyma yetkisi olan uçağını devlet Abdullah Öcalan operasyonunda kullandı diye 20 küsur yıldır bunun ekmeğini yemenin derdindedir mesela. Putin’e verilmek üzere eski Dağıstan Devlet Başkanı’na götürdüğü mektupla kahramanlık hikayesi yazdırır örneğin. 

Yazdırır derken aklımıza geldi. Cavit Bey hayatını yazdırıyordu ne oldu acaba o kitap. Zamanını mı bekliyor acaba. Siyasi havayı koklayıp o kitap üzerinden yine siyasi operasyon çekme peşinde mi diye düşünmeden edemiyoruz. 

Neyse Mövenpick Hotel’den iki tam sayfa fotoğraflı haber şeklinde yapılan gövde gösterisinin bir nedeni var tabi. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Sifaş ve Polylen arazilerinin OSB’den çıkarılarak AVM ve rezidans yapma projesi. 

Uzun zamandır Cavit Bey bu işin peşinde. Ancak bu ülkede de kanunlar var. Cavit ağa istedi diye değişmiyor. Ama Cavit Bey istiyor ki eski Türkiye’de olduğu gibi ne isterse ona göre düzenlesin devlet. Hatta bankalardan Sorumlu Devlet Bakanlığı gibi en sıkıştığı anda işin başına onu geçirsinler. Olmuyor. 

Sifaş arazisiyle ilgili iki kuleli projeyi telefonunda gezdiriyor Cavit Bey. Gururla gösterip ne şahane bir iş çıkacağını anlatıyor. Ancak her şey yolunda giderken planlarla ilgili şak diye idare mahkemesi devreye girince Cavit Beyin hayalleri ertelenmek zorunda kalıyor.

Olsun Cavit Bey kendine güveniyor ve eninde sonunda bu işi yapmak için inatla peşine düşüyor. Yerel siyasetçi dostları var. Oldukça güçlüler hem de diğer siyasetçilerde baskı altına alınabiliyor yerel yönetimlerde. Eh gücü de var Cavit Bey'in gösteriyor tabi. Meclislerden planlar geçiyor geçmesine ama Bursa Barosu ve Mimarlar Odası davayı açıyor. Dava Cavit Bey'in önüne kesse de başka bir yöntem arayışına giriyor Cavit Bey. 

Tüm gücüyle yükleniyor ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan randevu alıyor. Cumhurbaşkanına üniversite yapacağım diyor iyi mi? Tüm hikâyeyi üniversite üzerine kurup Bursa’da üniversite kurmasının engellendiğini vs. söylüyor. Oysa sonrasında yaptığı açıklamalarda rezidansın bir katında üniversite ofislerinin olacağını kendisi söylüyor. Üniversite için de Bademli’deki villalardan oluşan sitesini adres gösteriyor. 

Ancak sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuyu araştırtıyor ve bir kez daha hayaller sekteye uğruyor. Cavit Bey durur mu? Salvolara başlıyor. Olay TV’yi önce İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na veriyor sonra deşifre olunca ben kuruyorum diyerek yayına başlıyor. Televizyon AK PARTİ iktidarına ancak 28 gün muhalefet ediyor. Cavit Bey bu yöntemin sonuç vermeyeceğini hatta olumsuz sonuçlanacağını anlayınca bu kez yine bir puslu alan oluşturarak Olay TV’nin fişini bir kez daha çekiyor. Tüm muhalifleri topladığı kanalın yayınını beğenmediğini söylüyor alttan da hükümetten baskı yediğini yayıyor. 

Bu arada Bursa’daki gazetesi de muhalefetin sözcülüğüne soyunuyor bir süre. Muhalefet üzerinden iktidara çakıyor. Neyse gel zaman git zaman Cavit Bey yine Külliye’nin yolunu tutmuş bir kaç hafta önce. Bir süre bekledikten sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yine bu konuyu aktarmış ancak anladığımız kadarıyla pek yüz bulamamış. Kendisine mahkeme kararı hatırlatılmış. 

Dönelim başa.

İşte otelinde verdiği ve güçlü görüntü oluşturmaya çalıştığı o davetin zamanlaması da bu nedenle önemli. Cavit Bey hukuku zorlamanın derdinde. Hukuku aşabilirse önünde engel kalmayacağını düşünüyor. Ancak tüm Bursa’nın dikkatinin üzerinde olduğu bu konuyla ilgili hukuku zorlamaya ne tepki vereceği belli değil. 

Cavit Bey Bursa’dan aldıklarından Bursa’ya neredeyse zırnık vermedi bugüne kadar. Birkaç okul var bir de cami konusu ama okulları Milli Eğitim Bakanlığı yaptı Çağlar’da TMSF’ye devrolan arsaları zaten devlete geçecekken bağış yaparak sükse yaptı. Her ne kadar ailenin bağışı görünse de gerçekte zaten devlete geçecekti bu arsalar. Devletin malını devlete bağışladı anlayacağınız. 

Oysa mesela son davette yanında oturan Celal Sönmez ve babası Ali Osman Sönmez, üniversiteye bina, hastane yaptı mesela. Huzurevi yaptı, aile sağlığı merkezleri yaptı. Hepsini de kendi mallarından ve kendileri yaparak devlete teslim etti. Cavit Bey onların üç dört mislini bağışlayacak, Bursa’ya katkı sağlayabilecek bir güce sahipken onların yaptıkları kadarını bile yapmadı Bursa’ya. Keşke yapaydı. Ha vakit geçmiş değil belki bundan sonra yapar. 
Oysa 70’ini çoktan aşmış olan Cavit Bey'in “Ben giderim adım kalır dostlar beni hatırlasın” tadında kente bugüne kadar aldıklarının karşılığı olarak ciddi bir katkı sağlaması çok daha sağlıklı bir şey olurdu. Allah uzun ömürler versin. Belli bir yaştan sonra hala bu işlerle meşgul olması çok da anlamlı değil. Cavit Bey'in ağalığını göstermesi ve Bursa’ya bir iz bırakması çok daha doğru olacaktır. 

Zorlamasan artık Cavit Bey ne hukuku ne Bursa’yı ne de kanunları.

Daha iyi olmaz mı?