SON DAKİKA
Hava Durumu

Sadakatin ağır bedeli

  Hem iş kadını olarak yatırım hedefleri hem de mühendis olarak projeleri ile tanınan Rabia Kuru, eş şiddetini farklı boyutlarıyla ya

Haber Giriş Tarihi: 17.01.2017 13:13
Haber Güncellenme Tarihi: 17.01.2017 15:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://sehirmedya.com/
Sadakatin ağır bedeli
 

Hem iş kadını olarak yatırım hedefleri hem de mühendis olarak projeleri ile tanınan Rabia Kuru, eş şiddetini farklı boyutlarıyla yaşayan kadınlardan biri; eğitim, maddi kazanç, toplum içerisindeki statü gibi etiketlerin de bir kadını koruyamayacağı ya da bir erkeğin davranışlarını düzenleyemeyeceğinin ispatlarından.

Canan GÜLEÇ

Kadına yönelik şiddetin, eğitim ve ekonomik durum ya da evlilik birliğinde geçirilen süreye bakmaksızın her geçen gün artış gösterdiğini açıklayan istatistikler bizler için sadece birer rakam olarak kalıyor ne yazık ki; oysa o şiddet mağduru kadınların her biri birer hayat. Biz ölenlerin adını mor pankartlara yazıp yılın belli günlerinde anıyoruz da; ya hayata tutunmak zorunda kalanlar. Şiddetin sadece fiziksel boyutunu değil de, maddi yoksunluğunu, duygusal boyutunu yaşamak zorunda kalanlar.

“Kırmızı çizginiz dürüstlük olsun” başlıklı söyleşimizde, Kuru’nun iş hayatındaki başarılarını konuşmuştuk. Balkan ve Rumeli Sanayici ve İş Adamları Derneği (BALKANTÜRKSİAD) Yönetim Kurulu üyesi, BALKANTÜRKSİAD Otomotiv Çalışma Grubu Başkanı Rabia Kuru, Türk Hava Kuvvetlerinde F16 savaş uçak motor proje Mühendisi olarak tüm savaş uçaklarının motor fabrikasında askeri kadro içerisinde 90’lı yıllarda Türkiye’nin ilk kadın sistem mühendislerinden birisi… İlerleyen yıllarda da Bursa’da erkek egemen bir dünyaya söz geçirmeyi başaran bir isim, ancak bunlar onu korumaya yetmedi…

Erkek egemen bir sektörde büyük başarılara imza attınız ancak hayatınızı paylaştığınız eşinizle iş ortaklığınız ve evliliğiniz üzücü bir sonla noktalandı. İş hayatında bu kadar başarılı biri olarak en yakınınızdaki kötülüğü nasıl fark etmediniz?

Ailem bizleri iyi insan olmamız için yetiştirdi. Telkinlerinde hep; “sen dersine çalış, iyi insan ol, memleketine faydalı ol, dürüst ve onurlu ol” gibi hep olumlu telkinlerle büyüdük. “Çok yakınınızdan, hatta esiniz ve de çocuğunuzun babasından da kendini koru, sana planlayarak menfaati için zarar verebilir!” gibi bir şeyi asla onlardan ve de hiç kimseden duymadan büyüdük. Hep iyiye, güzele, doğruya, adalete, verimli olmaya, dürüst ve onurlu ve de gururlu bir yaşama odaklandık. Tabii ki kanımızda asaletimizde olmayan bir tehlikeyi anlamak maalesef çok güç. Hele bir de sahte davranışlar ve yalan varsa siz nasıl mücadele edebilirsiniz ki!

Şimdi diyorum ki keşke kulağımıza bir şeyler kaçırsalardı; en yakınımızdan bile zarar görebileceğimize dair. Ailemizde bunlar hiç konuşulmazdı. Annem ve babam kadının kendi ayakları üzerinde durmasını bir erkek çocuğa göre daha çok önemsiyorlardı. Bir erkek çocuk parkta yatabilir ama kız çocuk yatamaz diyorlardı. Bu bilinçle de eğitim ve iş yaşamında her zaman destekçim oldular. Öyle büyüdük, dersimize çalışalım, iyi insan olalım derken hayat gerçeklerini, çok önemli bir noktayı kaçırmışız. Herkesin dürüst olamayacağını farketmeden büyümüşüz, en acısı da size dürüst gibi davranıp size zarar verebilecek kişinin eşiniz olması, insanda çok büyük travma yaratıyor. En çok içimi yakan acıtan bu; elinden bir şeylerin gitmesi alınması, bu yaşa kadarki maddi manevi birikimin gitmesi değil; Allah izin verirse tekrar yaparsın ama planlı programlı bir şekilde sinsice içten içe planlayarak zarar vermek affedilir gibi değil.

 Evlilikler ve iş ortaklıkları bir şekilde bitebilir ama sizin derinden yaralandığınız noktalar var. Neler oldu ki bu kadar canınız acıyor?

Ben eşimin bana ihanet ettiğini öğrendim 20 yıllık evliyken. Ama beni üzen başka bir kadın olması değildi, onu çok çabuk atlattım. Ruhen başka bir kadının yanında olan insanın bedenen yanımda olmasını ben istemem zaten. Hatta o kadınla bir çocukları da olmuş… O benim kabul edebileceğim bir durum değildi ve eşim de bunu çok iyi bildiği için gardını ona göre almış. Bir gün eşimin el yazısıyla hazırladığı planı gördüm, bir grafik çizmişti, bu bir boşanma planıydı, onu görünce ben bittim.  Zaten mahkemeye kendi el yazısı ile yazdığı boşanma ve mal devirleri ve grafikleri sunduğumuzda, zina sebebiyle boşandık. Ve boşanma kararında yüce mahkeme tarafından tam ve ağır kusurlu bulundu.

Bu plan birden bire mi tasarlanmış yoksa yıllara yayılan bir süreç mi?

İş değişiklikleri yaşadığında boşanma tarihini hep revize etmiş. Çünkü evi o dönemlerde ben geçindirdim. Genel müdür olarak yüksek bir aylık gelirim vardı. Ayrıca bir de mühendislik firmam. Yani maddi olarak o dönemlerde bana ihtiyacı olduğunu değerlendirdiği için boşanma tarihini ayarlamış. Tabii ki benden kaçıracağı maddi birikimlerimizi de ona göre ailesi ve birlikte olduğu kadına devretmiş.

Ailesiyle arası pek iyi değildi. Küçükken babasının annesini aldattığı ve huzursuzluk olduğu için evi terk eden ve babaannesi tarafından büyütülen bir çocuktu. Ama kendi çocuğuna daha ağır bir üzüntü yaşattı. 2014 yılı kasım ayında  durumu tesadüfen öğrendikten sonra  2,5 haftada da boşanma dilekçesi verdim.

Kendisine tek bir kelime etmedim. Zaten ne diyebilirdi ki? Kendi el yazısıyla günlük tutmuş. Burada; rabia’dan boşanma tarihi, mal paylaşımları, devirlerin yapılması, birlikte olduğu kadınla evleneceği tarih… herşey yazılıydı, öyle yoruma açık falan değildi… açık seçik yazmıştı… Kadın aslında yıllardır tanıdığı ve ailesinin de bildiği birisi çıktı. Yani aile desteğide olduğu için çok iyi gizlenmişlerdi.

 

“Eşime iş gezisi için sevgiyle bavullar hazırlarken o zina dan boşanmamıza sebep olan kadınla tatile gidiyormuş”

Bu ajandadaki yazılar boşanmanız için yeterli oldu mu? Somut delil sayıldılar mı?

Ajandadaki notlar yoruma açık değildi, tarihlerle açık açık yazılmıştı. Boşanma dosyamda bunları sunduk ve kendisi tam ve ağır kusurlu bulundu. Dava açınca anladım ki; o ajandadaki notlar buzdağının sadece görünen yüzü imiş… Boşanmamıza dair esas deliller dava sırasında resmi makamlardan mahkemeye geldi; insan şikayetçi olur derdini anlatır, şahitler gelir konuşur ama bizim davamızda hep resmi evraklar vardı. Gelen resmi evraklarla her şey apaçık ortaya çıktı. Birlikte olduğu kadına evlilik birliği içinde beraber çalışarak aldığımız çok değerli arazilerimizi bedelsiz devrettiği, kadının masraflarını ödediği, maddi olarak da çok rahat bir hayat yaşattığı, yurt dışı seyahatlerde bile hep birlikte oldukları vb. Her şey ortaya çıktı. Kadının kendi geliri ile alamayacağı evleri arabaları vardı. Hatta bekar olarak ayrı bir ev kurmuş ona.

Mesela bizim İran’da kiraladığımız bir fabrika vardı, eşim de oraya gider üretimi denetlerdi, o gezilerin İran’dan çok İspanya’ya, Barcelona’ya, Katalonya’ya yapıldığını ve yalnız gidilmediğini, beraber olduğu kadınla birlikte gittiğini, mahkemeye Atatürk Havalimanı ve Sabiha Gökçen havalimanından gelen kayıtlar ispatladı. Canımı acıtan bir diğer detay da; ben eşime iş gezisi için elimle bavullar hazırlar ve içine sevgi notları yazar koyardım, meğer o başka bir kadınla gidiyormuş.

Ajandayı gördükten sonra dilekçeyi verene kadarki günlerde neler oldu?

Bazı akşamlar geç saatlerde kayınpederim arardı, fabrikada sorunlar yaşadığını, sohbet etmek istediğini söyleyerek eşimi çağırırdı. Bu telefon konuşmaları oğlumuzun ders aldığı öğretmeninin  bize geldiği saatlere denk düşer ve kocam tek başına babasına gitmek için çıkardı. Bir akşam gene böyle bir görüşme oldu ve onun arkasından ben de çıktım. Baktım gittiği yer anne babasının evi değil, başka bir binaya girdi. Bekledim çıkmadı. Sonra ben eve döndüm.

Şüphelendim ve eşimi izlemeye çalıştım. Bazı resimler buldum. İspanya’da, Katalonya’da ve değişik mekanlarda  sürekli yanında bir kadın olduğunu gördüm. Telefonunda tanımadığım bir erkekle sık görüşmeler yaptığı görülüyordu, o numarayı aradım ve bir kadın çıktı. O sesi duyduktan sonra çok acı bir şekilde içime oturdu. Her şey anlaşılmıştı.

Başka bir kadın olduğunu öğrenmek sizin için yıkıcı olmuştur sanırım…

Kadına hiç odaklanmadım. Benim terbiye seviyemde olamazdı zaten. Benim eşimle birlikte olan, evli bir erkekle olan birisi zaten muhatabım olamazdı. Hiç eşimle bile konuşmadım ve dilekçeyi verdim. Çok duygusal ve çökmüş bir haldeydim. Çünkü eşimle aramızda hiç sorun yoktu. Anlamamam için belki de çok çok iyi davrandı…

Zamanını kollamış. Planlı hareket etmiş. Pek çok şeyi hala bilemiyorum. Bir sürü soru işareti ile boşandım. Sadece geriye dönüp baktığımda son 3 ayda çok tuhaf davranıyordu ve bunu sorduğumda iş yoğunluğu ve stresine bağlıyordu… hatta kayınpederime konuyu açmıştım. Ama üzgünüm ki zaten benim kötü sonumu babası ve avukat dayısı ve muhasebecisiyle onlar planlı bir şekilde zaten zaman içinde hazırlamışlar. Benim haberim olmadığı için, ailem bildiğim kişiler bana tuzak kurmuşlardı. Anladığımda zaten iş işten çoktannn geçmişti.

“Kırmızı çizgim olan dürüstlükten vuruldum; hem de yıllar süren haince bir planla”

Evlilik sürecinizi merak ediyorum, nasıl bir aileydiniz?

İyi günde kötü günde eşimin yanında yer aldım. Mutlu yuva olmak için çok çabaladım. Ne kadar başarılı iş hayatı olsa da kadın önce eştir, annedir. Çevremden derlerdi; “Rabia biz senin gibi yapamayız”. Her zaman evde kendi işini yapan, misafirine özenli ikramlar hazırlayan, ışığım yanık olduğu sürece herkese kapısı açık olan bir kadındım. Bir oğlumuz var, diyorduk ki tüm çabamız onun içindi.

Bir firmada genel müdürdüm ve aynı zamanda kendi mühendislik firmam vardı, büyük otomotiv firmalarına eğitimler verir, yüzde 99 başarıyla teşekkür yanıtları alırdım. Bu başarılı iş hayatını evimi aksatmadan sürdürdüm. Kırmızı çizgim olan dürüstlükten vuruldum. Ve haince bir plan yapıldı. Bu ağırlaştırılmış bir suç. Çünkü yıllarca planlar yapılmış.

Eşinizle eğitim ve kültürel düzeyde aranızdaki uyum nasıldı?

Ben eşime yıllardır çok ciddi destek oldum. O yüzde 10’sa ben yüzde 90’a tamamladım onu. Kayınpederim çok kurnazmış, maalesef bu sahte davranış ve sözleri mağdur olunca anladım. Bana hep diyordu ki “Kızım sen eğitiminle eşini tamamla, onun da masterini bitirin.” Onu yukarılara taşımak için master tezini bile ellerimle yazdım. Gazete dergi kitap okumazdı, ben sürekli ona anlatırdım. 1996 yılında evlendiğimizde büyük bir otomotiv yan sanayinde müdürdüm, eşim ise atölye mühendisiydi.  Maddi anlamda da gelir durumumuz ortada…

Bu olaylar ortaya çıkınca herkes dedi ki; “düşünsene ne fedakarlık seninkisi. Sen, böyle bir adamla 20 yıl yaşadın.” Gençliğini, en verimli yaşlarını bunun hain planlarından habersiz masumca korumasız bir halde yaşadın. Sonuç maalesef kötülük… planlayarak beni her yönden mağdur ederek, aldatarak, mal kaçırarak, yalan dolanla 50 yaşımda dünyamı yıktı. Yaşam sevincimi yok etti. Bu noktada şunu söyleyebilirim ki beni Allah korumuş. Pek çok arkadaşım ve yakınım bu konuda hemfikirler.

Büyük kayıplara yol açan bu evlilik başlarken de temelinde sizin önemli vazgeçişleriniz var… Yuva kurmak için nasıl bir yola çıktınız, neleri geride bıraktınız?

Ben Bursalı değilim, evlilik nedeniyle bu kente taşındım ve geldiğim zaman burada bir tane arkadaşım akrabam yoktu, sadece eşime güvenip geldim. Ben kariyerimin zirvesinde iken, Türk Hava Kuvvetleri’nin  ilk sivil grup  amiriyimdim ve 1991’de 3 bin kişinin çalıştığı yerde bu görevde olmak hiç küçük bir kariyer değildi. Hava Kuvvetleri Envanterinde bulunan bütün  savaş uçaklarının motor tamir söküm montaj, test  ve  bakımını yapan fabrikalar bana bağlıydı.  Askeri üs denetimleri  de yapıyordum. Yüksek maaş ve yanında dil ve master pirimleri de alıyordum. Kariyerim ve gelirim cok cok iyiydi. Babam çok karşı çıktı evlenmemize. Aileyi yeterince tanıyamadık daha demişiti ilk önce bana… babamın titizliğini ve bana ne demek istediğini  anlayamamış olmam beni bugün inanın çok üzüyor. Çok ısrarcılar ve kısa sürede bir evlilik istiyorlardı ve ciddi bir kariyerden vazgeçmem gerekiyordu. Babam mesleki olarak kariyerimle ilgili endişeleri olduğu için

Ben evlenmeden evvel Bursa’daki bir fabrikada iş buldum. Üst düzey yönetici, müdür olarak direkt göreve başladım, bu hamleyle ailem de evlenmeme ve sehir değişikliğine ikna oldu böylece. Meğer benim müstakbel eşime güvenip yuva kurmak için  bunca önemli bir görevden, ailemden, büyüdüğüm şehirden, çevremden, yüksek gelirimden, özetle yüksek bir yaşam kalitesinden  maddi ve manevi vazgeçişim , fedakarlıklarım  bugün canımı çok acıtacakmış. Nereden bilebilirdim ki… Bunca fedakarlık, güven ve emeğin karşılığı bu mu olmalıydı?

Yarın: Rabia Kuru’nun yaşadıkları planlı bir intikam süreci miydi?

 
Sadakatin ağır bedeli (2)
http://sehirmedya.com/aktuel/roportaj/sadakatin-agir-bedeli-2/
Sadakatin ağır bedeli 3
http://sehirmedya.com/aktuel/roportaj/sadakatin-bedeli-3/
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.